Sürdürülebilirlik elde edilen başarının uzun vadede değişime karşı ivme kazanarak devam etme becerisidir. Bu yönde şirketler stratejilerini oluştururlarken öncelikle misyon, vizyon ve politikaları ile paralel olmasına dikkat etmelidirler. Alınan stratejik kararlar, değişen iç ve dış faktörlere karşı gerektiğinde manevra yapabilecek esneklikte olmalıdır. Şirketler bu yola çıkarken ise, faaliyet planlarını sadece ekonomik yönden düşünmemeliler, topluma ve çevreye karşı sorumlulukları olduğunuda unutmamalıdırlar. Yani, çeşitli sosyal sorumluluk projelerini desteklemeliler ve yenilenebilir teknoloji ile çevreye karbon ayak izleri bırakılmaması gibi konularda daha hassasiyet göstermelidirler.
Şirketlerin sürdürülebilirlik konusuna tüm perspektiflerden hakim olduğunun göstergesi ise; oluşturulan sürdürülebilirlik stratejilerinin organizasyonun en yukarısından en aşağısına kadar doğru performans göstergeleri ile bağlanmasıdır. Operasyonel iş süreçlerine de yansıyacak olan bu stratejik değişimi hayata geçirmek ancak bu şekilde mümkündür ve bundan en çok etkilenen taraf ise iç paydaşlar yani şirket çalışanları olacaktır. Bunun yanısıra, iç ve dış paydaşlar arasında da ayrıca bir iletişim ve etkileşim kanalı oluşturmak önemlidir.
Şirketlerde sürdürülebilirlik bilincini bu şekilde oluşturup tüm kademelerde yaygınlaştırdıktan sonra, “SÜRDÜRÜLEBİLİRLİLİĞİ SÜRDÜREBİLMEK” için ise belli periodlarda süreçleri ölçmek ve sonuçları değerlendirmek gerekir. Bu ölçüm, mevcut bulunan nokta ile ulaşılması istenen nokta arasındaki katedilen mesafedir, bir başka deyişle süreçlerin iyileşme hızıdır. Bu sonuçlar, şirket çalışanları ile paylaşılarak bu konudaki hem farkındalıkları artırılmalı hemde çalışanların bu kültürü daha çok sahiplenmeleri sağlanmalıdır. Bu noktada atılacak en etkili adım belki de şirketlerin kendi bünyelerinde “Sürdürülebilirlik Komitesi” kurmak olabilir.